Sağlık ve Güzellik Sektöründe, Reklamlarla Müşteri Çekmek İçin 4 Basit Pazarlama Kuralı
- Burak Gokcek
- 5 Oca
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 6 Tem

Şöyle bir düşünelim: Sağlık ve güzellik sektöründesiniz. Rekabetin en yoğun olduğu, herkesin “ben, ben, ben” diye bağırdığı bir alanda sesinizi duyurmak zorundasınız. Parayı veren düdüğü çalar durumu var. Rakipleriniz deliler gibi bütçeler harcıyor ve pazardan büyük payı alıyor.
İşte tam burada sizin için bir fırsat var. Çünkü çoğu kişi aynı şeyleri söylüyor. Ve size daha düşük bütçeyle daha fazla müşteri çekme imkanı doğmuş oluyor.
O halde kahvenizi ya da bitki çayınızı alın ve yerinize kurulun. Çünkü şimdi size sadece satışı değil, unutulmaz olmayı da öğretecek bazı sırlar vereceğim.
Müşterileriniz Bir Ürün/Hizmet Değil, Dönüşüm Satın Alıyor
Hayal edin: 32 yaşında, profesyonel bir kadın olan Zeynep; iş stresini, çocuk bakımı sorumluluklarını ve kendine yetmediğini hissettiği anları yönetmeye çalışıyor.
Gerçekçi olalım… Sizce, onun için önemli olan, “kolajen serumu”nun 12 aşamalı bir peptid infüzyonuna sahip olması mı?.
O, sadece… Yorgun görünmemek istiyor.
Siz “anti-aging kremi” satmıyorsunuz. Siz Zeynep’e bir odadan içeri girdiğinde aynaya bile bakmadan özgüvenli hissedeceği bir deneyim satıyorsunuz.
Sizin göreviniz, Zeynep’e bunun mümkün olduğunu göstermek—onu kötü hissettirmeden.
Kural 1: Özgüvensizliği Satmayın, Gücü Satın
İnsanlar artık “Yeterince iyi değilsin” mesajlarını veren markalara tahammül edemiyor. Reklam politikaları da zaten bunların önüne geçmek için var gücüyle çalışarak, reklamlarınızı kısıtlıyor.
Geçmişteki bikinili modellerle “Böyle görünmek ister misin?” mesajlarıyla yapılan satışlar, artık etkisini yitirdi.
Artık müşterileriniz, eleştirilmek yerine anlaşılmak istiyor.
“Kırışıklıklardan kurtul” yerine “Parlayan bir ciltle kendine olan güveni hisset” deyin.
“Hızlıca 10 kilo ver” yerine “Kendinizi daha enerjik ve canlı hissetmenin yollarını keşfedin” deyin.
Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Biri utanç yaratıyor, diğeri umut fısıldıyor.
Kural 2: Mikro-Hikayelerin Gücü
İnsanlar hikayeleri hatırlar, istatistikleri değil. Mesajınızda müşterileriniz kendilerini görmeliler. Mikro hikayeler paylaşın—okuyucunun hayal gücünü tetikleyecek kadar kısa ama etkili.
Unutmayın: Ayşe mucize aramıyor, sadece işe yarayan bir çözüm istiyor.
Bir örnek:
“Pek çok diğer ürünü denedikten sonra ABG Creative Plus Serum ile tanıştı. Üç hafta sonra iş arkadaşları ona, ‘Ne kullanıyorsun?’ diye sormuyordu, ‘Vay be! Ne kadar dinlenmiş görünüyorsun!’ diyorlardı.”
Bu bir satış konuşması değil; bir senaryo. Ve senaryolar satar.
Kural 3: Şüpheciliği Kabul Edin (Ve Farkınızla Şüpheleri Kırın)
Acı gerçek: İnsanlar iddialarınıza şüpheyle yaklaşıyor. Daha önce sayısız “mucize ürün” gördüler ve çoğu bir hayal kırıklığından öteye gitmedi.
Bu yüzden şüphelerini açıkça kabul edin.
Mesela şöyle bir şey söyleyebilirsiniz:
“Evet, bu tarz vaatleri daha önce de duymuş olabilirsiniz. Ve belki de hayal kırıklığına uğramışsınızdır. Ama işte bizim farkımız şu...”
Şüphelerini anladığınızı gösterdiğinizde, müşterileriniz artık sizi bir düşman olarak değil, bir çözüm ortağı olarak görmeye başlar.
Sonrasında, İnsanların endişelerini gidermek için şunları yapabilirsiniz:
Verilerle Konuşun: Bilimsel çalışmalardan, müşteri geri bildirimlerinden veya önceki başarı hikayelerinden bahsedin.“Bu ürün, 3.000 kişi üzerinde test edildi ve %95 memnuniyet oranına ulaştı.”
İddialarınızı Somutlaştırın: Abartılı vaatlerden kaçının ve gerçekçi sonuçları paylaşın.“Hedefimiz size 24 saat içinde mucizeler yaratmak değil; 4 haftada gözle görülür, kalıcı değişimler sunmak.”
Risk Almayı Azaltın: İade garantisi veya deneme süresi sunarak insanların risk algısını düşürün.“Deneyin, sonuçları görün, memnun kalmazsanız paranızı iade ediyoruz.”
Kural 4: Faydaları Duyularla Yaşatın
Pazarlamacılardan sıklıkla duyduğunuz gibi (umarım): Özellikler satmaz, faydalar satar. Ancak güzellik ve sağlık sektöründe, faydalar da tek başına yeterli değil… İnsanların faydayı hissetmesi gerekiyor.
Örneğin, “İnce çizgileri azaltır” yerine şöyle diyebilirsiniz:
“Parmağınızı, cilalı bir inci kadar pürüzsüz bir cildin üzerinde gezdirdiğinizi hayal edin.”
Duyusal dil, duygulara dokunur. Ve duygular, harekete geçmenin anahtarıdır.
Şunu asla unutmayın: Sadece ürün satmıyorsunuz, bir inanç satıyorsunuz. İnsanlara daha iyi hissedebilecekleri, daha iyi görünebilecekleri ve daha iyi yaşayabilecekleri umudunu veriyorsunuz.
Vaatlerinizin, gerçekçi olduğundan emin olun.
Eğer uzun vadeli bir marka yaratıyorsanız, kısa vadeli hedeflerinizin, markanıza zarar vermesine müsaade etmeyin.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Burak.
İyi hoş ama, bunları nasıl yapacağımı bilemiyorum desteğe ihtiyacım var derseniz, 1-1 danışmanlık için instagram üzerinden bana yazabilirsin. Buraya tıkla.
Anında satış getiren reklamları nasıl yazacağını öğrenmek istersen, e-kitabımı satın alabilirsin: abgkreatif.com/satis-getiren-reklam
İşinizi büyütmek için ihtiyacın olan tek bültene buradan kayıt olabilirsin.
Reklam veriyorsanız, sizin için neler yapabileceğimiz öğrenmek için 👇
Formu doldurun, tamamen ücretsiz, bir ön görüşme için 48 saat içinde sizinle iletişime geçelim. Karşılıklı olarak uyumluysak, detayları daha sonrasında konuşuruz.
Hiçbir satış bakısı yok, sinir bozucu satış taktikleri yok.
Formu doldurun, tanışalım: Ücretsiz ön görüşmenizi buradan alın



Yorumlar